KIYAMETİN TARİHİ HAZRETİ DAVUD'UN KILICINDA ŞİFRELİ...
İsrailoğulları'na yol gösterici olarak gönderilen Hz. Davud'un kılıcında kıyametin tarihi gizli... İnsanlığın sonunun yazıldığı iddia edilen kılıç Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler bölümünde... Bir devri değiştiren Hz. Davud'un kılıcının ünü hükümdar Calut'a karşı verdiği savaştan geliyor...
İsrailoğulları'na yol gösterici olarak gönderilen Hz. Davud'un ünlü kılıcı bugün Topkapı'da saklanıyor. O kılıcın üstündekiler gelecekten haber veriyor.
Sunuş
Kıyametin kopacağı iddia edilen tarihlere bir yenisi daha eklendi. Fakat bu kez kıyametin kopacağı iddia edilen bu yeni tarih ne Maya kehanetlerine dayandırılıyor ne de ünlü kahin Nostradamus'a. Dayandırıldığı tek bir şey var o da bugün Topkapı Sarayı müzesinin Mukaddes Emanetler Dairesi Destimal Odası'nda sergilenen bir kılıç. O kılıç Hz. Davud'un kılıcı. Ve işte Hz. Davud ve onun kıyametin tarihini şifrelediği iddia edilen kılıcının merak uyandıran hikâyesi.
Hz. Davud, İsrailoğulları'na girdikleri isyan ve karanlıktan çıkmaları için yol gösterici olarak gönderildi. Kuran-ı Kerim, Hz. Musa'nın Allah'tan getirdiği emirleri ve doğruları terk etmeye başlayan İsrailoğulları'na tekrar gönderilen bu peygambere bir de kutsal kitap indirildiğinden söz eder. Yani Zebur Davud'a verildi. (Nisa, 4/163) Fakat bu süreç hiç kolay olmadı. Çünkü Hz. Musa'dan sonra İsrailoğulları'nı yöneten Yuşa peygamber, Filistin çevresine yerleşmiş bulunan bir başka kabile olan Amalika kabilesi ile karşı karşıya geldi. İsrailoğulları Amalika ile yaptıkları bu savaştan mağlup çıktılar. Her ne kadar kendilerini toparlayıp yeniden düşmanlarıyla ile çarpışmak isteseler de, bunu başaramadılar ve bozguna uğradılar.
KUTSAL SANDIĞIN PEŞİNDE
Hz. Musa'dan beri içinde Tevrat'ın bulunduğu, İsrailoğulları için birlik ve beraberliğin sembolü olan ve Kuran-ı Kerim'in Tâbdediği sandık Amalika kabilesi tarafından son savaşta alındı. İsrailoğulları ise kendi dağınıklıklarını bu sandığın yani Tâbyokluğundan ileri geldiğini öne sürerek kendilerince kutsal kabul edilen bu sandığı geri almak için krallarına baskı yaptılar. Tâbgitmesine çok üzülen İsrailoğulları bunun acısını duymakta ve hükümdarlarının bu durum karşısında üzerine düşeni yapmamakla suçlamaktaydılar. Kuran-ı Kerim İsrailoğulları'nın hükümdarlarına kutsal sandık Tâbiçin yaptığı bu baskıyı şöyle anlatıyor: Peygamberleri onlara şöyle dedi: Onun hükümdarlığına alamet; size, içinde Rabbiniz tarafından sekinet (sükun ve güven) ve Musa ailesi ile Harun ailesinin mirası bulunan Tâbmeleklerin yüklenip getirmesidir. Eğer siz iman edenlerdenseniz, bunda sizin için ibret ve mucize vardır. (Bakara, 2/248)
YENİDEN TOPARLANIŞ
Kuran-ı Kerim'in bahsettiği mucize Tâbİsrailoğulları'nın eline geçmesiydi. Ve bu böyle de oldu. Yeniden toparlanan İsrailoğulları Amalika kabilesi üzerine yürüdü. İsrailoğulları hükümdarları Talut'un önderliğinde Amalika'lılara son bir savaş açtı ve kutsal TâbAmalika'lılardan geri aldı. Neticede inanılmaz bir olay gerçekleşmiş sayıca çok üstün olan Amalika'lılar savaşı kaybetmişlerdi.
Savaştan bir kahraman çıktı
Amalika'lılarla yapılan savaşın en önemli özelliği İsrailoğulları'nın arasından bir kahramanın çıkmasıydı. O kahramanın adı Davud'du. Kuran-ı Kerim Hz. Davud'un kahramanlaştığı bu savaştan Bakara suresinin 249. ayetinde şöyle bahsediyor: "Talut orduyla birlikte ayrıldıktan sonra, 'Doğrusu Allah sizi bir ırmakla deneyecektir, ondan içen benden değildir, onu tatmayan eliyle sadece bir avuç avuçlayan müstesna şüphesiz bendendir' dedi. Onlardan pek azı hariç, sudan içtiler. Kendisi ve kendisiyle olan inananlar ırmağı geçince, 'Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok' dediler. Kendilerinin Allah'a kavuşacağını bilenler ise: 'Nice az topluluk çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir' dediler. Böylelikle Kuran'ın bahsettiği olgu gerçekleşmiş, az ve güçsüz olduğuna inanılan topluluk çok ve güçlü olan topluluğa üstün gelmişti. Üzerinde bu savaştan kalma yazılar ve izler taşıyan Hz. Davud'un kılıcının ünü de bugüne kadar süregeldi. Çünkü o kılıç bir mucizeyi gerçekleştirmişti. Bu savaştan sonra İsrailoğulları Davud'a daha çok sevgi ve saygı göstermeye başladı. Talut'un ölümünden sonra yerine Davud geçti. Ona önce yönetim daha sonra peygamberlik verildi. Kuran-ı Kerim Hz. Davud'a bahşettiği bu üstünlükleri şöyle anlatıyor: "Andolsun Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. Ey dağlar, onunla beraber tesbih edin ve ey kuşlar (siz de). Ve ona demiri yumuşattık.", "Geniş zırhlar yap, dokumasını ölçülü yap ve (hepiniz) iyi işler yapın. Çünkü ben, yaptıklarınızı görmekteyim. diye vahyettik." (Sebe, 34/10- 11)
O aslında bir çobandı
Amalika ordularının başında hükümdar Calut vardı. Calut'un ordusuyla karşı karşıya gelen ve Allah'ın 'nehir testinden' geçen İsrailoğulları şöyle dua etti: "Ya Rab, üzerinize sabır ve sebat ihsan eyle, ayaklarımızı sabit kıl ve kafir kavme karşı bize yardım et." (Bakara, 2/250) Talut'un zalim Calut'a karşı savaşacak ordusunda Davud isminde genç bir çoban bulunuyordu. İsrailoğulları'ndan olan Davud, çok küçük yaşta bir delikanlıyken, güçlü ordulara sahip olan Calut'a savaş alanında meydan okudu. Onu gören Calut, Davud'u küçümseyerek "sen mi benimle savaşacaksın" dedi? "Evet" cevabı veren Davud, cebinden çıkardığı sapana sivri bir taş koyup Calut'un kafasına attı. Calut hemen orada öldü. Daha sonra kılıcını kınından çıkaran Davud, zalim Calut'un kafasını gövdesinden ayırdı.